(KARAMANLILAR)
Gesi’mizin tarihi hakkında bilgiler çok azdır. Hemşerimiz Hüseyin Cömert’in kitabı “Gesi Vadisi” önemli çalışmalardan biridir. Bu kitapta ve eski seyahatnamelerde yazılanlara göre Gesi Yöresi mübadeleye kadar Kayseri’nin en elit ve varlıklı bir bölgesidir. Önemli bir nüfus yaşamaktadır. Bağlık bahçelik zengin bir bölgedir. Yaşlılarımızın bize anlattıkları eskiden Balıklı’da yaşarmışız. Eşkıya nedeniyle buraya göç edilmiş iddiası da, belki çok az bir nüfus için geçerli olabilir. Gesi’deki mağaralar v.s. Kapadokya’nın devamı olduğunu, eski konaklar, evler v.s. de çok eski bir yerleşim merkezi olduğunu gösterir.
Gesi halkı 16. Asırdaki seyahatnamelerden 18. ve 19. asırlarda yapılan sayımlardan anlaşıldığına göre genelde bir sanat sahibi din adamı veya devlet görevlisidir. Sayımlarda halkımız ağa, bey, efendi gibi devlet görevlisi veya bir sanat sahibi(nakkaş, dülger, sıvacı, v.b.) olarak isimlendirilir. Ticaretle uğraşanlarda(çerçi) vardır. İstanbul, İzmir, Halep, Şam gibi yerlere sanat öğrenmeye gitmişlerdir. Gesi’mizde Müslüman Türklerle yan yana yaşayan Hıristiyan’lar da vardır. Bunlardan Ermeni’ler daha çok Efkere ve Balagesi (belasi) de yaşamakta idiler. Gesi’deki Hıristiyanların büyük bölümü ise Hıristiyan Türklerdir. Bu Türkler’in Malazgirt Zaferinden önce Anadoluya gelen ve Hıristiyanlığı kabul edenler olduğu kabul ediliyor. Bizans’a paralı asker olarak gelip buraya yerleştikleri de iddia ediliyor. Bu Türkler çoğunlukla sanatkarlıkla ve ticaretle uğraşmaktadır. Okulları, kiliseleri olup, Türkçe konuşmakta, Grek (Yunan) alfabesiyle yazmakta ve Rumca bilmemekte idiler. Grek alfabesiyle Türkçe yazılmış 16.asır ve sonrasına ait bir çok kitap broşür dini yayınları vardır. Bunlardan bir kısmı da daha sonra Müslüman olmuşlardır. (isimleri aslan, kaplan iken Ali, Veli olarak değiştirenleri biliyoruz. Bunlar kendilerini Anadolulu, bizim tarihçiler ise Karamanlılar olarak adlandırır. Dillerine de Karamanlıca veya yavan Türkçe diyorlar. Sanatkar, inşaatçı, demirci olan bu halktan İstanbul’da Süleymaniye Camii inşaatında(1567) çalışan Kayserili Hıristiyan işçilerin bazılarının isimleri Budak, Karagöz, Aslan, Timur, Alagöz, Tanrıverdi, Hüdaverdi, Aydın, Bahadır, Bayram, Melik gibi Türkçe isimlerdir. Bu halkla Müslüman halkın yaşam tarzları da tamamen aynıdır. Düğünleri bizim Gesi’de halen uygulanan (Perşembe başlayıp, Pazar biten) prosedürün tamamen aynı. Evlerindeki yaşam iç avlu (hayat) aynıdır. Hıristiyan Türklerle Gesi’nin Müslüman halkı 1900 yılların başına kadar huzur içersinde yaşamışlar. Bu tarihten sonra Yunanlıların “megola idea” emeli için bu halk Rumca öğrenmeye zorlanmış, okullarına Rumca dersler konmuştur. Rumca öğrenen yeni neslin Müslüman halk ile bağlantısı zayıflamıştır.
Kendilerini Anadolulu olarak tanıtan bu halk, buna rağmen istiklal savaşımızda yanımızda yer almıştır. Başpiskoposları Papa Eftim Sivas kongresi öncesi Mustafa Kemal ile buluşmuş bağlılıklarını belirterek desteklediklerini söylemiştir. Başpiskopos Papa Eftim ile Mustafa Kemal buluşmasını sağlayan Yozgat Akdağmadeni’nden komşusu Çerkez Ethem’dir.
Kayseri Zincidere’de toplanan piskoposlar konseyi İstiklal savaşımıza bizim yanımızda 500 kişilik bir birlikle katılmaya karar vermişler. Savaşa katılımından dolayı Papa Eftim’e T.B.M.Meclisince İstiklal Madalyası verilmiştir. Lozan antlaşmasında bu halka daha önce mübadele olmayacağı sözü verilmesine rağmen mübadeleye tabi tutulmuştur. 1924 de mübadele edilerek Yunanistan’a gönderilmişlerdir.
Bu halkın Yunanistan’daki yaşamları da dramdır. Çünkü Yunanlılar da bunları Türk olarak görmektedir ve bunlar Rumca bilmemektedir. Ancak 3,4 nesil sonra Yunan halkıyla kaynaşmışlardır. Bunlardan Vekse ve Skopi (Üsküpü) den gidenlerin buradaki ve Yunanistan’daki yaşamlarına ait bilgiler vardır. Gesi Ermeni tehciri, 1. dünya savaşı ve mübadele ile büyük darbe yemiştir. Gesi’de ticaret ve sanatkarlık çökmüş, inşaatçı, sıvacı, marangoz, demirci v.s. yeniden yetiştirilmesi gerekmiştir. İlk cumhuriyet kuşağı sıvacı,boyacı vs gibi inşaatçı ustalarımızı yabancı ustalar(Macar vs ) yetiştirmişlerdir. Mübadeleden sonra 50 yıl müddetle nüfusu çok az artmıştır. 50 yıl müddetle İlk okuldaki öğrenci sayısı 200-250 arasındadır. Bu gün Gesi’de eski ilkokul ile meydan arasında kış aylarında 1 kişi dahi yaşamamaktadır. Bu durum hem üzüntü verici hem de şanstır. Çünkü Gesi’nin yapısı fazla bozulmamış, eski sokaklar aynen kalmış sadece kullanılmayan evler harap olmuştur.
Gesi vizyon sahibi bir belediye veya Kültür Bakanlığı eliyle bu durumu fırsata çevirebilir. Türkiye’nin başka yerlerinde bu şekilde kalabilen eski yerleşim yerleri çok azdır. Uzman kişilerin elinde (Beypazarı, Safranbolu, Şirince Ankara Hamamönü) ihya olmuşlardır.
Bu gün Kayseri ve Gesi de Hıristiyan Türklerin bir mahallesi olsa nasıl olurdu düşünmek gerekiyor. Türkiye’den gönderdiğimiz 180.000 yetişmiş sanatkar halk bize neler katardı. Acaba güvenlik sorunu olurmuydu. Dış ülkeler dini yakınlığı dolayısı ile bunlarla ilgilenip içimizi karıştırırmıydı. Okuma yazma oranının %3 olduğu 1923 yılında yetişmiş 180.000 insan bize ne katardı. Bütün bunlar tarihçilerin tartışacağı konular. Celal Bayar’dan nakledilene göre Atatürk bu mübadeleden daha sonra üzüntü duymuştur. Ülkenin güvenliğini 1. Öncelik olarak kabul eden Cumhuriyetimizin kurucuları bu mübadeleyi Lozan’da kabul etmişlerdir.
Yazımızı (GERÇİ RUM İSEK DE RUMCA BİLMEZ TÜKÇE SÖYLERİZ) diyen eski komşularımızla aynı mübadeleye tabi tutulan Konya Aksaray’dan Kosmos Çekmezoğlu’nun dörtlükleri ile bitirelim.
Konya Aksaray Gelveri karyesi
Yeni mekanımız Çınarderesi (Yunanistan)
Düştüğümüz derdin yoktur çaresi
Asla iyi olmaz feleğin yaresi
Gelveriye geldi birden bir emir
Yaktık ikonları eyledik kömür
Dayanmaz yürekler olsa da demir
Çok günler görürüz varsa da ömür
Kapattık mektebi eklisiyaları
Çalınmaya başladık kampanaları
Mezara gömdük ikonaları
Orda bıraktık ana babaları
Okumaya başladı yol duaları
Teslim ettik muhacire evi bağları
Erittik yürekte olan yağları
Çoğunun evinde kaldı malları
Hamit Emen(This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.)
Kaynaklar :prof Mustafa akdağ: türkiyenin iktisadi ve içtimai tarihi c1, Hüseyin cömert: gesi vadisi, Doç Mustafa ekincikli: karamanlılar(makale), Gazanfer İbar : Anadolulu Hemşehrilerimiz, Evangelia Balta : Gerçi Rum İsek de Rumca Bilmez Türkçe Söyleriz,Prof. Yonca Anzerlioğlu (makale)