Bir eseri meydana getirmek kadar, onu yaşatmanın da önemli olduğunu çok iyi bilen atalarımız, meydana getirdikleri çok kıymetli eserlerin kalıcı olması için, onlara yeteri kadar “vakıf” tahsis etmişlerdir.
Bu kitabın (eserin) incelenmesinden anlaşılacağı üzere, Osmanlı İmparatorluğu döneminde: cami, mektep, zaviye, türbe… gibi eserlere: ev, tarla, hamam, cehrilik, güvercinlik, bahçe, değirmen… gibi irad getirecek şeyler vakfedilmiştir. Resmi kayıtlarda, her vakfın “mütevellisi” mutlaka belirtilmiş; gerektiğinde yeni mütevelli, mahkeme kararı ile atanmıştır.
Cumhuriyet döneminde de halkımızın ortak malı olan eserlerimizin yaşaması, korunması, ve gelecek kuşaklara sapasağlam devredilmesi için, yeni vakıfların kurulması zarureti doğmuştur.
Gesimizin eşsiz doğasının, mimarisinin, tarihinin, ileri kültürünün ve en önemli eserlerimiz olan yavrularımızın korunması, yetiştirilmesi, tanıtılması ve böylece gelecek nesillere iftiharla devredilmesi düşüncesi “Gesi Vakfı” nın kuruluşunu gerekli kılmıştır.
Müteşebbis ve hayırsever hemşehrilerimizin 1995 yılında kurdukları GESİ VAKFI, irat getiren, önemli gelir kaynaklarına sahip olmamakla birlikte, hamiyetli hemşehrilerimizin şahsî gayret ve bağışlarıyla faaliyetini sürdürmektedir.
Vakfımız, (vakıf senedimizin 4/e maddesi gereğince), bilimsel ve çok titiz bir çalışma sonucunda meydana gelen, Gesi’nin tarihine ışık tutacak bu esere sponsor olarak, gelecek nesillere eşsiz bir hizmet yapmanın; onlara bir eser bırakmanın hazzını ve kıvancını duymaktadır.
Gelecek yıllarda, bu eseri okuyacak (inceleyecek) Gesililere ve herkese, faydalı ilim, sağlık ve mutluluklar dilerken; vakfımıza emeği geçenlerden ve maddî, manevî katkısı olanlardan gerçek dünyaya gidenlere rahmet; hayatta olanlara da sağlık ve mutluluklar dilerim.
Sevgi ve saygılarımla. Ocak 2010
Nusret GÜNAY
Gesi Vakfı Yönetim Kurulu
BAŞKANI