KAYIP SÖZCÜKLER (BALASİN, BALAGESİ)
Geçen günlerde Sivas Caddesinde bir emlakçi vitrininde “Bela Gesi’de Satılık Tarla” ilanını görünce önce güldüm, sonra üzüldüm. Emlakçinin “Bela Gesi”diye yazdığı yer, Cumhuriyet öncesi dönemde Gesi’nin birkaç km. batısında yer alan ve o dönemde Yukarı Gesi olarak adlandırılan yerleşim birimiydi. Yöre insanı eskiden beri “Bâlâgesi” birleşik adını “Belâsi” olarak telaffuz eder. Zamanla kullanımdan düşen “Bâlâ” sözcüğüne olan yabancılaşma da dikkate alındığında emlakçinin “Belâsi” olarak işittiği sözcüğü, “Bela Gesi” şeklinde yazmayı uygun gördüğü anlaşılıyor.
Anadolu toprakları tarih boyunca, etnik ve dinsel yapıları birbirinden çok farklı topluluklara ev sahipliği yapmıştır. Üç tarafının denizlerle çevrili olması, coğrafi konumu bakımından bir kavşak ya da köprü durumunda oluşu, elverişli iklim koşulları Anadolu’nun kültürel zenginliğini benzersiz kılmıştır. Kayseri ve yöresi de Neolitik dönemlerden beri kesintisiz bir yerleşim alanı olagelmiştir. Bu durum, yörenin arkeolojik, etnografik zenginliğinde, mimari dokusunda ve sosyal kültür mirasında belirgin şekilde görülür. Tarih boyunca yaşanan bu etkileşimin izleri kullanılan sözcüklere de yansımıştır. Şehrin adı Latince Caessarea’dan, Roma İmparatoru anlamına gelen Kayser (Kaysar) kullanımından Türkçeleşerek “Kayseri” şeklinde yazılıp söylenmektedir. Kayseri yöresinde Türkçe olmayan bazı yerleşim birimi ya da mevki adlarında zaman içinde değişiklik yapılmış, bazılarının yerine Türkçe adlar verilmiş, bazılarında önceki adın fonetik çağrışımına uygun Türkçe karşılıklar üretilmiş, bazılarında herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Bazı sözcükler de yabancı kökenli olduğu halde söylenişindeki fonetik çağrışımdan dolayı Türkçe bir ad gibi benimsenmiştir. Yunanca “güneşin doğduğu yer” anlamına gelen Anatolia (Anadolu) bu türden bir örnektir. Kimi sözcükler de Türkçe kökenli olduğu halde gerek kullanımdan düşmüş olmaları, gerekse söyleniş (telaffuz) biçiminden kaynaklanan bir yabancılık algısı uyandırmıştır. Bâlâ Gesi’nin “Bela Gesi!”ye dönüşmesi böyledir.
Kayseri’nin Gesi vadisi içinde bulunan bir bölgenin adı olarak yöre halkının Cumhuriyet öncesi dönemlerde “yukarı mezar” anlamında kullandığı, “Bılisın”/“Bıliysın” adlandırması da bu türden bir örnektir. Bu bölge Gesi vadisinin yukarı bölümünü oluşturur ve bu alanda köyün yukarı mezarlığı bulunmaktadır. Cumhuriyet öncesi dönemlerde “yukarı” anlamında kullanılan “bâlâ” ve mezar anlamında kullanılan “sin” sözcüklerinin birleşmesinden oluşan ve “yukarı mezar” anlamına gelen “Bâlâsin” sözcüğü, yörede “bılîsın”ya da “bıliysın” biçiminde söylendiğinden dolayı Yunanca ya da Ermenice kökenli bir sözcük zannedilmektedir.
Mehmet İMREN
Eğitimci-Araştırmacı